Kendi Kendini Temizleyen Deniz: Saros Körfezi

Dünya üzerinde kendi kendini temizleyen yalnızca birkaç denizden biri olan Saros Körfezi jeomorfolojik, peyzaj, ekolojik, floristik, biyogenetik ve turistik özelliklerinin bozulmadan korunması amacıyla 2010 yılında Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmiştir.

Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda yer alan Saros Körfezi’ni, Çanakkale ilinin Gelibolu ve Eceabat ilçeleri ve Edirne ilinin Keşan ve Enez ilçeleri çevreler. Çevresinde sanayinin gelişmemiş olması, çok büyük yerleşim yerlerinin ve turizme bağlı yapılaşmanın fazla olmaması sayesinde doğal yapısını koruyarak günümüze kadar gelmiştir.

Saros Körfezi’ni eşsiz kılan ve dinamik bir yapı kazanmasını sağlayan bir diğer özellik de körfezin dip ve yüzey akıntıları ile kendi kendini temizlemesidir. Yılda üç defa Şubat, Nisan ve Temmuz aylarının  15. veya 18. günü başlayıp 25. veya 28. günü sona eren tabandaki soğuk su ve yüzeydeki sıcak suyun yarattığı akıntılar körfezi temizler.

Biyoçeşitlilik

Saros Körfezi biyoçeşitlilik bakımından oldukça zengin olmasıyla da önemli bir bölgedir. Körfezi besleyen akarsuların getirdiği bol besin tuzları ve su altı yaşamının habercisi olan mercanlar da biyoçeşitliliğin zenginleşmesinde büyük rol oynamaktadır.

Deniz biyologları tarafından doğal bir akvaryum olarak nitelendirilen Saros Körfezi’nde yapılan çalışmada karasal ve denizel alanda 6 endemik tür ve ülkemiz için toplam 8 tür yeni kayıt olmak üzere toplamda 941 tür tespit edilmiştir. Bölgede bulunan endemik ve nesli küresel ölçekte tehlikede olan bitki türü Şehit Karanfili (Dianthus ingoldbyi) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından korunma ve izleme programına alınmıştır.

Karasal biyoçeşitlilik bakımından da oldukça zengin olan bölgede kızılçam, saf karaçam, saf meşe, sedir ve kayın ağaçlarından oluşan ormanlık alanlar mevcuttur. Bitki çeşitliliği ve ormanlık alanlarının fazla olmasıyla yaban hayatı bakımından da oldukça zengin bir bölgedir.

Körfez, kuş türleri için önemli üreme ve kışlama alanıdır. Nesli küresel ölçekte tehlike altında olan küçük sakarca ile sibirya kazı alanda kışlar. Saroz Körfezi’nde kuluçkaya yatan önemli kuş türlerinin başında küçük kerkenez, kocagöz, bozkır toygarı, akça cılıbıt, bataklıkkırlangıcı, uzunbacak, küçük balaban ve küçük sumru gelir.

Dalgıçların ilgi gösterdiği Saros’un mağara tünelleri de biyolojik çeşitlilik açısından oldukça canlı durumda. Bu bölgelerde eşkina, horozbina, lipsoz, mığrı ve karides görülebiliyor. Karanlık mağara içlerinde ve batıklarda örümcek yengeci, ıstakozlar ve Saros’a özgü diğer yengeç türlerine ratlanıyor.

Dünya’nın İlk Su Altı Tarih Müzesi

Saros Körfezi su üstü güzelliğiyle dikkat çektiği kadar, su altı güzelliğiyle de ilgileri üzerinde topluyor. Denizaltı yaşamı oldukça renkli olan Saros’a her yıl binlerce dalgıç akın ediyor.  Saros Körfezi kıyıları, yüksek kıyılar niteliğinde olmasıyla dalgıçların çok tercih ettiği duvar dalışları için elverişli alan sunuyor. Aynı zamanda resif dalışları için de tercih edilen bölgeler arasındadır.

Kaptan Cousteau 1970’li yıllarda meşhur araştırma gemisi Calipso ile Saros Körfezi’nde dalış yapmış ve “Kızıl Denizin Kuzey versiyonu olarak” nitelendirmiştir.

Saros Körfezi’nde bulunan İtalyan Koyu, Uzunkum Plajı, Toplar Burnu,  Bebek ve Despot Kayalıkları, Asker Taşı ve Minnoş Adası en çok ilgi çeken dalış noktalarıdır. Bebek Kayalıkları ve Minnoş Adası Türkiye’nin en gözde 10 dalış noktası arasındadır.

Saros Körfezi’ni uluslararası dalış turizmine kazandırmak üzere, Saros Yapay Resif Projesi kapsamında Dünya’nın ilk Su Altı Tarih Müzesi oluşturuldu.

Çanakkale Savaşı’nı görsellerle gelecek nesillere ve dünyaya aktarmayı amacıyla Seyit Onbaşı’nın kullandığı topun bulunduğu 400 yapay resifi, Seyit Onbaşı’nın ve Türk askerinin yaralı Anzak askerini taşımasının canlandırıldığı asker resifleri de denize bırakıldı.


Kaynaklar;

detaylı bilgi için lütfen bizi arayın.