Yosunların Enerji Kaynağı Olduğunu Biliyor Muydunuz?

Yosunların Enerji Kaynağı Olduğunu Biliyor Muydunuz? Dünya nüfusunun hızlı artışı, sanayileşme, endüstriyelleşmenin artışı enerji tüketiminin hızlı bir şekilde artmasına neden olmaktadır. Artan nüfus ve sanayileşme, enerji tüketimini her yıl ortalama %4-5 oranında arttırmaktadır.

Enerji kaynağı olarak kullanılan kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıt kaynakları bu gelişmeler doğrultusunda git gide azalmaktadır. Yapılan araştırmalarda bir günde yaklaşık bin yıllık fosil yakıt oluşumu tüketildiğini göstermektedir. Bu durum, dünya genelindeki ülkeleri enerji ihtiyaçlarını karşılamak için harekete geçirmiş olup, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönlendirmiştir. [1]. Bu alternatif enerji kaynaklarının temelde çevre dostu ve doğal yollarla elde edilebilir olması önem arz etmektedir.

Çevremizdeki Biyokütle Enerji Kaynakları Nelerdir?

Alternatif enerji kaynakları olarak biyokütle enerjisi olan; hayvan gübreleri, arpa samanı, mısır sapları ve atıkları, keten, kenevir, çimen, sebze atıkları, ziraat atıkları, dökülmüş ağaç yaprakları, atık su çamuru, alg vb. örnek verilebilir. Bu alternatif enerji kaynaklarından biri olan algler yani genel anlamda bilindiği adıyla yosunlar bilim insanları tarafından keşfedilmiş, enerji ve yakıt üretilebildiklerini ortaya koymuşlardır.

Alternatif Enerji Kaynağı: ALGLER

Algler, çok hızlı büyüyebilen tuzlu ve tatlı su bitkileridir, 60 metre gibi çok büyük boyutlara ulaşabilirler. Algler, bir diğer deyişle deniz yosunları, kıyı bölgelerdeki kayalara veya taşlı zemine yapışarak yaşarlar. Algler tüketici organizmalara besin olarak katkı sağladıkları gibi, sucul canlılara üreme ve barınma ortamı da oluşturmaktadırlar. Algler %50 – 80’ini sakkarit, %8 – 24’ünü yağ, %7 – 27’sini protein ve %33-50’sini ligninin oluşturduğu bilinmektedir [2]. Bu içerdikleri bileşikler sayesinde termokimysal ve biyokimyasal dönüşümleri sonucunda biyogaz, biyoyağ, biyoetanol, biyodizel, biyohidrojene dönüşürler [3].

Algler, anaerobik koşullar altında ton başına yaklaşık 420-500 m3 biyogaz üretimi sağlamaktadır. Oluşan biyogazın %63’ü metan içeriğine sahip olan önemli enerji kaynaklarındandır. %65 metan içeriğine sahip biyogazın ısıl değeri 24 MJ/m3 olarak bilinmektedir [4]. 1 ton alg yaklaşık olarak 2500-3000 kWh enerji üretebilmektedir.

Alglerin Atıksu Arıtımında Önemi

Algler, atık sularda azot ve fosfor başta olmak üzere nutrientler, ağır metaller, pestisitler, organik ve inorganik kirleticiler, radyoaktif maddeler gibi sucul ekosistemler tehlikeli olan kirleticileri hücrelerinde biriktirerek çözünmüş fazdan giderme yeteneğine sahiptirler. Bu sebeple atık su arıtımında yaygın olarak kullanılan organizmalar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Alglerin radyoaktif materyalleri vücutlarında depolaması, bu türlerin atık suların biyolojik arıtımında kullanılmasını arttırmıştır. Fitoplankton içerisindeki radyoaktif fosfor konsantrasyonunun sudakinden 200.000 defa daha fazla olduğunun tespit edilmiş olması, alglerin bu yeteneğini açıkça ortaya koymaktadır [5].

Karmaşık ve pahalı kimyasal işlemler ve sistemlerin kullanıldığı geleneksel atık su arıtma sistemleriyle aynı verimde arıtma gerçekleştirmesi, daha az sermaye ve bakım masrafı gerektirmesi ve alg kültürü yapılarak gelir elde edilebilmesi, algal atık su arıtma sistemlerini kentsel ve endüstriyel atık su arıtımı için önemli bir alternatif haline getirmektedir. Atık su havuzlarında yetiştirilen alglerin fermantasyonundan elde edilen metanla enerji üretilebilmesi, arıtılmış suyun sulama suyu olarak kullanılabilmesi ve selenyum gibi sucul yaşam için son derece tehlikeli olan toksinlerin uzaklaştırılabilmesi, alglerin atıksu arıtımında kullanılmasının avantajını göstermektedir [5].

Dünya Genelinde Alglerin Yeri

Günümüzden 50 yıl sonraya tükenmesi ön görülen fosil yakıtların yerini alması planlanan yenilenebilir enerji kaynaklarından olan alg, enerji dışında yakıt olarak kullanılma özelliği de vardır. Texas A&M AgriLife araştırmacılarından ekip lideri Dr. Tim Devarenne, bir alg türü olan Botryococcuslarının üreme hızlarını 6 saate indirerek, bu alglerin genetik kimyasına, daha hızlı gelişebilen bir alg genetiği transfer ederek bu süreyi kısaltabilir. Böylece daha hızlı gelişme sağlayarak biyoyakıt üretebiliriz [6].

Aynı zamanda Concordia Üniversitesi’nden Muthukumaran Packirisamy ise Botryococcus alglerinin iyi bir seçim olduğunu şu cümlelerle vurguluyor: “Doğal kaynaklar açısından mavi yeşil algler, fosil yakıtları azaltabilme açısından harika bir seçim. Siyanobakteriler, Dünya üzerindeki en uygun mikroorganizmalardır. Üstelik güneş ve rüzgar gücü gibi diğer yenilenebilir güç kaynaklarından farklı olarak, havadaki değişimler ile verimlilikleri etkilenmez” [6].

ABD enerji bakanlığının tespitine göre ise; “Eğer ABD’deki mısır tarlalarının yedide birine alg bitkisi ekilmiş olsaydı, hasadından ele edilecek biyoyakıt bu ülkenin bir senelik yakıt ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilirdi.”

Peki Biz Ne Yapmalıyız?

Sonuç olarak, dünya çapında alglerden enerji ve yakıt üzerine çalışmalar yapılmakta ve gelecekte çevre dostu enerji kaynağı olarak önem taşımaktadırlar.  2015 İSTAÇ verilerine göre ülkemizde aylık atılan alg miktarı 4.574.160 kg olduğu göz önünde bulundurulursa, ülkemiz için önemli yenilenebilir enerji kaynağı olan alglere önem verme konusunda geri planda kaldığımız bu zamanlarda, alglerin fizyolojik, biyolojik ve moleküler karakterizasyonunun yapıldığı, enerjiye dönüştürebileceği ön görülen projelere yer vermenin tam zamanı!

detaylı bilgi için lütfen bizi arayın.